Osmanlı Çileği


Çilek ile ilgili ilk bilgiler M.S. 23 - 79 yılları arasında yaşayan botanikçi Tillius tarafından aktarılır.çilek, Fransa'da gelişir ve sonraki yıllarda kültürel değerini artırmaya başlar. Karadeniz Ereğli'ye özgü Osmanlı çileği ise kralların yiyeceği ve içeceği olarak da adlandırılır. İlk olarak 1920'li yıllarda Karadeniz Ereğli'de ekimine başlanmıştır. İstanbul bölgesinden bu yıllarda Karadeniz Ereğli'ye getirilen çilek, yerli kültür olan diğer çilek ile etkileşim sürecine girmiş ve ortaya Osmanlı çileği denen nazik ve aromalı bir çilek çıkmıştır.






1930 yılında Türkiye'nin devlet tarafından kredilendirilen ilk konserve fabrikası Osmanlı çileği'nin yoğunlaşması ile birlikte Karadeniz Ereğli'de kurulur. 1960'lı yıllarda Karadeniz Ereğli'de Osmanlı çileği üretimi had safhaya ulaşır ve ülke genelinde adını duyurur. Osmanlı çileği'nden yapılan likör Türkiye Devleti tarafından sadece Avrupa'nın zengin sofralarında kullanılmak üzere ihrac edilmeye başlanır. Osmanlı çileği'nin üretimi 1960'lı yıllardan sonra büyük bir gerileme sürecine girer.




1985'li yılları gelindiğinde Osmanlı çileği neredeyse kaybolmaya yüz tutmuştur. 1994 yılından sonra belediye tarafından desteklenen Osmanlı çileği üreticilerine ücretsiz çilek tohumu verilir ve yine belediye tarafından kurulan seralarda fide yetiştirilmeye başlanır. Bugün Karadeniz Ereğli'de halen 500'ü aşkın aile Osmanlı çileği üretiminden geçimini sağlamaktadır.


Mevsim normallerinde, haziran ayı başlarında ilk meyvesini vermeye başlayan Osmanlı çileği, haziran ayı sonuna doğru artık meyve vermez. Hassas bir yapıya sahip olduğundan çok büyük ilgi isteyen Osmanlı çileği üreticileri tarafından sabahın erken saatlerinde zedelenmeden toplanır ve 1 - 2 saat içerisinde hemen satışa çıkarılır. Toplanan çileğin açık havadaki ömrü sadece 15 - 20 saat olduğundan hemen tüketilmesi gerekmektedir.

Hiç yorum yok:

The Hunger Site
küresel ısınma